:40:06
Ýþte burasý!
:40:16
Güzelmiþ.
-Hayýr deðil.
:40:18
Böyle söylemenin tek sebebi
söyleyecek baþka bir þey bulamaman.
:40:21
Hayýr, hayýr.
Çok sýcak bir yer.
:40:24
Aðacý biraz erken çýkarmýþsýnýz ama.
:40:26
Süsleri bir türlü sökemedik,
sonra da orada býrakmaya karar verdik.
:40:31
Tanrým! Kafayý yiyorsun deðil mi?
Kesinlikle kafayý yiyorsun.
:40:35
Gitmek için can atýyorsun.
-Hayýr, hayýr, hoþuma gitti.
:40:39
Çok güzel.
-Odamý görmek ister misin?
:40:41
Elbette.
:40:45
Merhaba! -Selam!
-Titenbe bu arkadaþým Andrew.
:40:48
Andrew bu kardeþim Titenbe.
-Merhaba, tanýþtýðýmýza memnun oldum.
:40:51
Ben de öyle.
:40:53
Jelly için üzgünüm.
-Dert etme!
:40:55
Senin için makarna ve peynir ayýrdým.
Dolaptalar. -Saðol.
:41:04
Her neyse!
Derse geç kaldým.
:41:06
Tanýþtýðýmýza sevindim.
-Ben de öyle.
:41:09
Sonra görüþürüz.
:41:15
Ýþte buradayýz, çok özel bir
yer deðil ama bilirsin iþte.
:41:18
Ne var?
:41:21
Adý Titenbe'ydi deðil mi?
-Evet. Tuhaf deðil mi?
:41:25
Kafayý yedin deðil mi? Gitmek istiyorsun.
Durma git! Buna bozulmam.
:41:29
Bunu yapma! -Neyi?
-Yaptýðýný! Bunu yapma!
:41:32
Burada olmak istiyorum eðer
istemeseydim olmazdým.
:41:35
Güven bana! Benim ailem seninkine
göre çok daha berbat durumda, tamam mý?
:41:38
Tamam.
-Pekala! Titenbe...
:41:43
Evet, o kardeþim.
-Evlatlýk mý?
:41:46
Sayýlýr. Yýllar önce annem onu
Sally Strutters'dan evlat edindi.
:41:50
Þu günde bir fincan kahve fiyatýna
denilen þeylerden, bilirsin.
:41:53
O da nasýl orada öylece oturup
çocuklara yardým etmezsiniz diyordu.
:41:56
Biz bunu yapamadýk. Orada öylece
oturup çocuklara yardým etmemek olmaazdý.