:33:01
Kim?
Onun bu konuyla ne ilgisi var?
:33:04
- Bu baban mý?
- Mm-hmm. Otur lütfen.
:33:07
Ona kaç çuval sattýðýn öenmli deðil.
Benim tavuklarým--
:33:13
Oh, anlýyorum.
:33:16
Dan Fawcett.
:33:18
Bu öðleden sonra mý? Ben de bunu
anlatmaya çalýþýyorum. Sattýðýn yem--
:33:24
Oh.
:33:27
Sanýrým gidip onu görsem iyi olur.
:33:31
Ortalýkta bir salgýn olduðunu
düþünmüyorsun, deðil mi?
:33:34
Hayýr, asla!
:33:37
Hayýr, hasta gibi görünmüyorlar.
Sadece yemiyorlar.
:33:41
Uh-huh.
:33:44
Gidip onu göreceðim.
Belki de o--
:33:49
Uh-huh. Tamam.
:33:52
Teþekkürler.
:33:56
Biraz önce Dan Fawcett aramýþ.
Onun tavuklarý da yemiyormuþ.
:34:01
Söylediðin gibi, anne.
Bay Brinkmeyer'ýn yemleri iyi deðil.
:34:04
Hayýr, Cathy. Bay Fawcett'a baþka
marka satmýþ.
:34:08
Sence hastalanýyorlar mý, Mitch?
:34:17
Muhabbet kuþu istediðimi nereden
bildiðinizi hala anlamýþ deðilim.
:34:19
Aðabeyin söylemiþti.
:34:21
Öyleyse Mitch'i San Francisco'dan
tanýyorsunuz?
:34:23
- Deðil mi?
- Hayýr, pek deðil.
:34:27
Mitch San Francisco'da pek çok insan
tanýyor. Çoðu serseriymiþ.
:34:32
- Cathy!
- Bunu kendisi söylüyor, anne.
:34:35
Gününün yarýsýný hücrelerde geçiriyormuþ.
:34:39
Demokraside herkes adil yargýlanma
hakkýna sahiptir.
:34:43
- Aðabeyinin--
- Aw, anne, lütfen!
:34:45
Ben bu demokrasi muhabbetine inanmýyorum.
Bence onlar birer serseri.
:34:51
Þu andaki müvekkili, karýsýný
kafasýndan altý kere vuran bir adam.
:34:54
Altý kez!
Bunu hayal edebiliyor musunuz?
:34:57
Yani iki kere bile fazla.
Siz ne dersiniz?